Görünen ile görülmek istenilenin farklı olduğu bir zaman diliminde buluyorum kendimi.
Anlattıklarım bunlar değildi diyorum. Tersine anlaşılıp, kendimi ansızın dar ağacında buluyorum. Kendilerince yargılandığım sıfatlarda…
“Hayır! hayır! Öyle demek istemedim!” desem de kalemimi kırılmış buluyorum nafile…
İnsanoğlu değil miydi çiğ süt emen?
Şaşırmamam lazımdı gereken…
İnsanoğlu (!) diyorum türlü türlü duygularla yoğrulan. İçinde bulunduğum fani dünyanın katmanlarının canlı temsili bir an…
Kızınca ateş, durulunca su gibi, anlaşılmadığında ise taş kesilendi sana.
Nefisleri körelmiş olanlar, bakar mı gömleğinin arkadan yırtıklığına?
Hızır olup gemiyi delsen ne fayda.
Bir kere kalemini kırmışlarsa…
Sözleş onlarla anladıkları dilden, tevekkül edip Rahmân’a…
Gör bak zahirî geçmeyip, batını tefekkür etmeyenlerin mağlubiyetini, bir seher vakti fetih muştularıyla.!.
Yazar: Mihriban Keklik