Es-selamualeykum ve rahmetullahi ve berekatuhu.
Dilimizin de kalbimizin de en büyük emeli, belki tek temennisi; Râsulullah’a ﷺ layık ümmet olabilmektir. Zirâ, Râsul’e ümmet olabildiğimiz nispette, Rabb’e kul olabildik demektir. Aslına bakarsak, kulluk mefhumunun gâyesi de; Allah ve Râsulüne kavuşmaktır. Hakiki kul ve ümmet olabilmek, sünnet ve farzlardan geçtiği gibi, Allah’ın dinine düşman olanlara da düşmanlık beslemekten elbette ki geçecektir. Nitekim Allah Râsul’ü ﷺ “Kim Allah için sever, Allah için buğz eder, Allah için verir, Allah için vermezse imânı kemâle ermiştir.” buyuruyor. (Ebu Davud) Ve yine; “Amellerin en faziletlisi, Allah için sevmek ve Allah için buğzetmektir.” buyuruyor. Kâinatın efendisinin buyruğu açık. Müslüman kardeşimizi Allah için sevdiğimiz gibi, Allah ve Râsul’üne düşman olanlara da aynı nispette buğz etmek lazımdır. Râsulullah’ın ﷺ hakkı, hakların en güzeli ve en şereflisidir. Onun hakkının sahibi, Hakk’ın kendisidir zirâ.
Allah Râsul’üne hakaret ettiğini sanıp, kendi ahlaklarını gün yüzüne seren karikatürler ile, Râsulullah’ın izzetine laf ettiklerini belleyen bazı kimselerin bileceği tek şey şudur ki;
Râsulullah ﷺ bu kâinatta; izzetin de şerefin de ahlakın da mihrağıdır. Keşke sahiden, ipek topuğunu bir kere öpebilmiş bir kum tanesi olsaydık! Anamız, babamız O’na ﷺ feda olsun!
Râsulullah’a yapılan her türlü ahlaksızlık şekksiz ve şüphesiz bize yapılmıştır. Kurân-ı Kerim’de Rabb’imiz; “Peygamber, müminlere kendi öz nefislerinden, canlarından, birbirlerinden daha yakın ve daha ileridir.” buyuruyor. (Ahzâb-33)
Evet bu bir emirdir. Yaratıcı’nın emri! Allah Râsul’ü cânımızdan, cânânımızdan da evlâ, müstesnâ bir yerdedir. O’na, ashâbına ve emanetine yapılan, yapılacak olan cümle ahlaksızlıkların karşısındayız. Ve bunu yapanlara da Allah için düşmanız.
Allah Râsul’ünden habersiz alınan her nefes, varlığın değil yokluğun soluğudur. O ki; olmasaydı topyekün oluş olmayacaktı. İşte o… O kadar evvel ve o kadar üstün. O ki; varlık o yüzden. O; eskimeyen, eskimeyecek biricik!
“Kâinatın efendisi” dediğimiz her ân, birilerini rahatsız edeceğiz. Edebiliyorsak ne mutlu! Son nefesimize kadar, Hazreti Muhammed Mustafa’ya ﷺ kâinatın efendisi demekten de onu her mecrâ da cânımızdan üstün görmekten de gocunmayacağız. Başımız, sonumuz, dışımız, içimiz, yolumuz, menzilimiz, hepsi O! ﷺ
Allah Râsul’ü neyden beri ise ondan beri, neyden geri ise ondan geriyiz. Necip Fazıl Kısakürek’in deyişi ile;
“Gözüm, aklım, fikrim var deme. Hepsini öldür.
Sana çöl gibi gelen, o göl diyorsa göldür.”
İşte nispetimiz, Allah ve Râsul’üdür. Ve nispetimize dil uzatan her dile, bin abdestli diller ile karşıyız. Nispetimize karşı olan her kurumuş kalbe, bin imanlı gönüller ile karşıyız! Ve Allah Râsul’ünün mukaddesatına el uzatmaya kalkacak herkesin de bir dakika düşünmeden elini kıracak kadar ona meftun, ona fedâyız! Yeter ki; başlar feda o mübarek başın sahibine zerre miskâl layık olabilelim.
Allah buğzumuzu kabul eylesin.
Bu vesile ile, dünyaya teşrifi ile âlemleri nura gark eden Efendimiz’in doğduğu mübarek Mevlid-i Şerif gününüzü tebrik eder, hayrolmasını ve cümle hayırların gelişine vesile olmasını, Cenâb-ı Hakk’tan niyâz ederim.
Allah; Muhammed ümmetini, Muhammed’inin şefââtine nâil eylesin! ﷺ Amin.
Es-selamualeykum ve rahmetullahi ve berekatuhu.
Yazar : Rayiha Heyula
Sitemizin Sağ Alt Köşesinde Yer Alan Bildirim Tuşuna Basarak Haberlerimizi İlk Siz Duyun !!!!