Online eğitim mi, yüz yüze eğitim mi?
Herkese göre değişiklik gösteriyor bu. Avukatından aşçısına, pilotundan temizlikçisine herkesin bir fikri var.
Fikir kirliliği var.
Peki kimi dinleyeceğiz? Bilim kurulunu mu? Yoksa bu konu ile ilgili hiçbir eğitim almamış çığırtkanları mı?
Hayır hayır bunu konuşmayacağım. Dedim ya bilgisi olmayanlar konuşup fikir kirliliği yapıyor diye. Eğitimi konuşacağız. Uzak veya yakın, orası bizi aşar…
Çocuklar bir şekilde ders görmeli. Ne dersi olursa olsun, yeter ki görsünler. Böyle düşünüyoruz.Peki hiç araştırdık mı bu derslerin içeriği nedir, ne yaparlar, ne doldururlar evlatlarımızın o boş, saf, ve temiz zihinlerine?
Tabii ki de hayır. Devlet veriyordu zaten eğitimi. Memur olmaya engel olacak bir düşünce öğretmezlerdi zaten okulda. Tek sorunumuz buydu ya. Özgür düşüncesini kullanır da ters bir şey söyler, siciline işler. Bazı şahısların kanun ile korunup, Halkın Mukaddesatına laf söyleyenlerin “Fikir Özgürlüğü” ne sığındığı Özgür(!) bir ülkede yaşıyoruz ne de olsa. Ya memur olamazsa evladımız söylediklerinden dolayı, ne yaparız, yiyecek ekmek bulamayız. Rızkı veren Hüda değil, devlet…
Okul?
Gerçekten okul mu? Yoksa belli bir amaç için bant usulü papağan gibi ezber yaptıran bir fabrika mı? Sahiden hiç düşündük mü bunları?
Daha okulun kapısından girmeden bir ideolojinin fikirlerinin dayatıldığı bir sistem…
Bir fabrika düşünün. Her işçinin farklı bir görevi var. Eline gelen malzemeye hep aynı işlemi uyguluyorlar. Amaçları ise hep aynı ürünü çıkarmak. Okulun ne farkı var bundan? Hep aynı öğretiler. Bir kurula emanet edilmiş zihinlerimiz, fikirlerimiz bir fabrikanın ürünü. Hiç biri bize ait değil. Eğitim bu muydu sizce? Koyun gibi güdülmek eğitim mi? Bir çocuk sadece gireceği bir Üniversite için 12 sene papağan gibi ezber yapar mı? Tam 12 sene, boş bilgiler, boş insanlar… İlk yardım, ufak malzemelerin tamiri, büyüğe saygı, ahlak gibi her insan için gerekli bilgilerin hiç birinin öğretilmediği tamı tamına 12 sene. 4.383 gün…
Bir lise mezununa sorun ne öğrenmiş 12 sene boyunca? Hayatında kitap kapağı açmamış öğretmenin kitap okuyun demesi en garibi değil mi zaten?
En basitinden Edebiyat dersini inceleyelim. Arkeoloji dersinden farkı ne? 1000 sene önce yaşamış bir adamın yazdığı şiiri, yaşadığı şehri, kullandığı kafiye düzenini ezberlese, şiir dahi okumasını bilmeyen bir öğrencinin ne işine yarayacak? Hayatımızda işe yarayacak konuları sınava uyarlamak varken, neden öğreneceklerimizi “Sınav” odaklı seçiyoruz? Neden işimize yarayacak bir şeyler yerine sadece elemek için öğretiyor ve öğreniyoruz? Neden tek başına motoru söküp takabilecek adamı matematikle, fonksiyonlarla boğuyoruz? İlim bu mu? Penguene de ağaca tırman diyoruz, balığa da. Tırmanamayınca “Geri Zekalı” damgası vuruyoruz. Bunlar çok iyi yüzer demek gelmiyor aklımıza ama. Sadece ağaca tırmanmalı. Başka bir şansı yok. Koyun gibi güdülüyoruz dedim ya. Kimse demiyor tırmanmak bunların fıtratına ters. Bunlar yüzer.
Yazar : Muhammed Eren Yıldız
Sitemizin Sağ Alt Köşesinde Yer Alan Bildirim Tuşuna Basarak Haberlerimizi İlk Siz Duyun !!!!