Neden Bu Haldeyiz ?
Başta Kudüs olmak üzere asırlardır bu ümmetin yüzü gülmüyor. Bütün suçu İslamdan uzaklaşmamıza yüklemek yanlış olmaz sanırım
Ümmetin bu halde olmasının sebeplerini bir kaç örnekle anlatmaya çalışacağım;
Ne yazık ki Halid Bin Velid gibi Pers kralına; “Ya müslüman olursunuz, Yada bize cizye ödersiniz. Eğer Müslüman olmaz ve bize cizye ödemezseniz, Sizin yaşamayı sevdiğiniz kadar Allah yolunda ölmeyi seven bir ordu göndereceğim.” diyebilecek kimse yok, çünkü ölümden korkumuz çok.
Sevban isimli sahabi Peygamberimizden Naklediyor;
Öyle bir zaman gelecek ki Bütün dünya devletleri Aç insanların bir sofraya üşüştüğü gibi üzerinize üşüşecekler.
Ashabından biri sorar; O zaman Müslümanlar azınlık bir kitle mi olacağız da ondan dolayı mı bize böyle saldıracaklar.
Demişki Hayır. Aksine o gün siz kalabalık olacaksınız. Ama selin sürüklediği çer çop gibi olacaksınız. Ve Allah (cc) düşmanlarınızın kalbinden sizin heybetinizi alacak! (Yani düşmanlar sizden korkmayacak, sizi adam yerine koymayacak.) Ve Allah sizin kalbinize Vehn koyacak. Ne demek vehn Ya Rasulullah denilincede demişki; Dünyayı sevmek, ölümden nefret etmek demektir.
Evet onca sayımıza rağmen İslam alemi kan ağlamakta. Ümmet olarak İsraili Kuru yaprak gibi ezebilecekken hiç kimsenin sesi çıkmıyor. Dünya devletleri Müslümanların çoktan üzerimize uşuşmuş, yemeye dahi başlamışlar.
Peki ne yapmalıyız? (yapabiliriz demiyorum çünkü yapmak zorundayız)
Bu konuda toplumun yapı taşı olan ailelerimize büyük görev düşüyor. Evlatlarımızı Kudüs, Doğu Türkistan, Arakan sevdasını aşılayalım. İyi bir iş sahibi olsun diye değil, bu Ümmetin makus talihini değiştirsin diye okutalım. Biznillah haram mal girmeyen bu evlerde yetişen fatihler gün gelecek bir olacak bu Ümmetin şanını tekrardan yükseltecek
Biz Rasulullah Zamanında hiç bir zaferi çoklukla kazanmadık
Bütün sorunumuz dünya sevgisi. Ve bu vehn hastalığının altında da Allah’a tevekkül eksikliği yatıyor. Ayrılamıyoruz Dünya metalarından.
Evet kardeşlerim;
Üzülerek söylüyorum ki bu hastalık neredeyse hepimizde bulunuyor. Çaremiz; Kuran, Sünnet ve Allah’a Teslim olmaktır. Unutmamak gerekir ki biz zaferden değil seferden sorumluyuz
Ne yazık ki İbni Abbas gibi bir tevekküle, Teslimiyete sahip olamıyoruz.
Hz Peygamber(sav) in Mümin Ve Kafir için verdiği misali gelin beraber dinleyelim.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki: “Mümin, buğday başağı gibidir. Cılız bir kökü vardır. Hafif bir rüzgâr bile onu sağa-sola eğer. Kâfir ise çam ağacı gibidir. Rüzgâr onu sallayamaz. Sonunda bir fırtınada köküyle birlikte gider.”
Evet bu gün müslümanların üstüne kar yağmış başaklar karın altında kalmış olabilir.
Ama Vallahi bir gün bu kar eriyecek, İslamın ve Müslümanların yüzü gülecektir.
Alemlerin Rabbine hamd olsun ki artık o kar erimeye başladı, bahar gelmeye başladı. Ve Müslümanlar yavaşda olsa uyanmaya, uyananlarda uyuyanları uyandırmaya başladı.
Sözlerimi Üstad Necip Fazıl’ın sözleriyle son vermek istiyorum;
Üzülme, Davanın Sahibi HAKTIR. Hak olan Davada Zafer Muhakkaktır!
Yazar : Muhammed Eren YILDIZ
Sitemizin Sağ Alt Köşesinde Yer Alan Bildirim Tuşuna Basarak Haberlerimizi İlk Siz Duyun !!!!