Akşam yemeğinden sonra ailecek salonda oturuyorduk. Dışarıda lapa lapa kar yağıyordu. Annem bana elleriyle kazak örüyordu. Dedem ve babam da çay eşliğinde muhabbet ediyorlardı. Ben bir yandan yağan karı izliyor, diğer yandan da babamla dedemi dinliyordum.
Dedem, babama şöyle diyordu; “Ali de artık büyüdü. Yedi yaşına geldi. Artık o da namaza başlayabilir.” Adımı duyunca çok heyecanlanmıştım. Hemen pencere kenarından ayrılıp dedemin dizinin dibine oturdum. Dedem ve babam bana bakıp gülmeye başladılar. Sonra babam başımı okşayarak bana dedi ki, “namaza başlamaya ne dersin oğlum?” Yüzümde kocaman gülümsemeyle, “Yaşasın!” diye bağırdım. Ellerimi havaya kaldırıyor, olduğum yerde zıplıyordum. Annem, gözlerini örgüden çekmeyerek “oğlum sen zaten istediğin zaman namaz kılıyordun. Ne bu heyecan?” dedi. “artık hep namaz kılacağım anne,büyüdüm ben,” diyerek salonun içinde koşturuyordum. Annem, elindeki örgüyü bırakıp babam ve dedemin çaylarını tazeledi. Ben yağan karın heyecanını unutmuş yatsı ezanının okunmasını bekliyordum.
Babam dedeme dönüp camda ezanı bekleyen beni işaret ederek “baksana nasıl heyecanla ezanı bekliyor” dedi. Dedem de “evet evet” deyip güldü. Annem şakayla karışık, “oğlumla uğraşmayın,” dedi. Nihayet ezan okunmaya başladı. Ezanı duyar duymaz “ezan okunuyor,” diye bağırıp tekrar koşmaya başladım. Babam beni durdurup kucağına oturttu. “Oğlum” dedi “ezan okunurken konuşulmaz. Sessizce ezanı dinlemeliyiz.” Bunu duyunca hemen heyecanımı içime atıp sessizce ezanı dinlemeye başladım. Ezan bittikten sonra hevesle abdest almaya gittim. Güzelce abdestimi aldım. Sonra dedem, dedemin ardından babam, babamın ardından da annem abdestini aldı. Hemen seccademi yere serdim. İçim içime sığmıyordu. Sanki hayatımda ilk defa namaz kılacaktım. İçimde öyle bir heyecan vardı. Dedemin arkasında hepimiz namaza durduk. O günü bir daha hiç unutmadım.
Yazar : Sena Nur Uslu