Haklı olarak sürekli yapılan zamlardan yakınıyoruz. Peki hiç sorduk mu bu zamların neden yapıldığını, kimin yaptığını?
Hepimizin bildiği bir hikaye vardır. Padişah bir gün tebdili kıyafet ile pazara teftişe çıkar ve esnafın birinden yoğurt satın almak ister. Esnaf ise günün siftahını yaptığını, daha siftah yapamayan az ilerideki komşusundan almasını rica eder.
Sadece bir masal gözüyle bakabiliyoruz dimi bu olaya? Günümüz insanına ve esnafına göre çok ters bir durum çünkü. Ne kadar bize masal gibi gelse de bu olayların tamamı hakikat.
Osmanlının 1469’dan 1914’e kadar yıllık ortalama enflasyonunun %1,3 olduğunu biliyor muydunuz?
Peki ya sadece 2022 Ocak ayının enflasyon oranının %48,69 olduğunu? Osmanlıdan günümüze ne değişti? Gelin tüm suçu hükümete, dolara yüklemeden bu sorulara cevap arayalım.
2020’nin Mart ayı ilk Covid vakası görüldü Türkiye’de. Birkaç gün içerisinde de maske takma zorunluluğu getirildi. Maske fiyatları birden 7-8 katına yükseldi. Bunu yapan hükümet veya dolar mıydı?
Başka bir örnek verelim. Geçen sene çıkan orman yangınlarında ateşe dayanıklı eldivenler, kürekler, yangın söndürme tüpleri gibi malzemeler bir hafta içerisinde dört katına çıktı. Peki bunu yapan hükümet veya dolar mıydı?
Zincir marketlerde yağları stoklayan, ellerinde olduğu halde satışa koymayıp talebin artması ile fiyatın yükselmesine sebep olan hükümet veya dolar mıydı?
Son olarak bir örnek daha verelim. 2019 yılında tarlalardaki tüm patates ve soğanları stoklayıp depolarda çürümelerine sebep olan, piyasaya sürmedikleri için fiyatları 7,8 liraya çıkartan hükümet veya dolar mıydı?
İşte bize bunu yaptıran Kapitalizm. Hep daha çok kazanmanın, daha refah ve lüks yaşamanın, para harcayarak huzur bulunabileceğinin telkinini yaptı bize.
Sonuç ise gayet ortada. “Bu günkü siftahımı yaptım, ilerideki peynirci daha yapmadı, yoğurdunu oradan al.” diyen Osmanlıdaki %1,3 enflasyondan, “Nasıl karşı komşumdan daha çok kazanır, insanların benden alış veriş yapmasını sağlayabilirim.” diyen Türkiye’nin 2022 ocak ayındaki %48,69 enflasyonuna…
Soralım kendimize, kaçımız Osmanlıdaki halk gibi düşünebiliyoruz?
Yazar : Muhammed Eren Yıldız