”Anlayış” basit bir kelime gibi gözükse de anlamında derin bir mana yatmaktadır. Günümüzde bu kelimenin değeri ne yazık ki anlaşılamamaktadır. İnsan ilişkilerimizde bizi zorlayan en temel konu birbirimizi anlayamamaktır. Bu da insan ilişkilerini zedelemektedir.
İnsan ilişkilerimizde önemli olan temel dürtü, iki tarafın birbirini anlamasıdır. Gerek eşlerin gerekse de arkadaşlıkların aralarında çıkan hangi sorun olursa olsun temelinde anlaşmazlıklar vardır. İki tarafta birbirini dinler gibi gözükür ama aslında birbirini dinlemezler. Dinliyormuş gibi yaparlar! İbrahim Tenekeci’nin dediği gibi “Anlaşılmak en kutsal kelimelerden biri olmalı. Kimi insan anlamaz, anlıyor gibi yapar.” Der. Paul Valery’de bu durumu şöyle özetler: : “Çok tehlikeli bir durum, anladığını sanmak” . Gerçekten de çok vahim bir durumdur.
Dinledikleri tek bir yer vardır. O’da karşı taraf bir an önce sussun da ben hemen kendi derdimi anlatayım çabası içerisindedir. Bu da işi daha da bir çıkmaza götürür. Öncelikle düşünmenizi istiyorum sizce biz karşı tarafı daha iyi anlayabiliyor muyuz daha doğrusu iyi bir dinleyici miyiz bunu kendimize sormamız lazım. Çünkü iyi bir dinleyici karşı tarafı her zaman anlar ama dinlemeyen bir insan asla karşı tarafı anlamaz. Karşı taraf istediği kadar konuşsun fakat dinlenilmezse boşa konuşmuştur.
Burada bir parantez açmak gerekirse şuraya değinmek istiyorum; Kendi anne ve babamızı seçemeyiz ama eşimizi, arkadaşımızı kendimiz seçeriz. Bize düşen burada ki en önemli husussa bizi anlayan kişiyi kendimize eş, dost seçmektir.
Bu konuya biraz da farklı bir düşünce ile ele almak istiyorum;
Anlaşılmak gerçekten derin manalara sahip bir kelimedir. İnsan her şeyden çok neyi ister biliyor musunuz? kendisini anlayan birini. Sizi anlayan bir insana sahipseniz. Her şeye sahipsiniz demektir.
Hayat gerçekten uzun ve karmakarışık yollardan geçer. hepimizin kendine göre zorlu sınavları vardır. İçimizden birinin: Okulu bitirip, iş sahibi olmak gibi hedefi vardır, Kimimiz yuva kurmak istiyordur, Kimimiz kendi işini kurmak gibi. Daha bunun gibi bir çok örnek sıralarım. Buradaki asıl mesele şu ki hepimiz öyle böyle de bu kervanın yolcusuyuz. İnsan en çok da bu yolda kendisine inanan ve anlayan insanlara ihtiyaç duymakta. Elbette önce siz kendinize inanacaksınız, burası ayrı. Ama size inananlarda lazım her daim inanan ve anlayan insan. Bu iki husus çok önemlidir. Bu iki maddeye sahip dostlarınız varsa sakın kaybetmeyin. Eğer size inanmayan ve sizi anlamayan insanlar çevrenizde mevcutsa hemen arının. Niçin böyle diyorum, biliyor musunuz: Sizi anlamayan insanlarla beraber aynı ortamda bulunmanız sizin yaşam enerjinizi düşürür. Sizi psikolojik açıdan manipüle eder. Sizi kötü enerjilerle besler bu da hayattan soğumanıza ve hedeflerinizden uzaklaşmanıza sebep olur. O yüzden bu tür insanları hayatınızdan çıkartın. Hayatınıza kimi alırsanız alın sizi asla yargılamayacak, size daima güvenecek, hiç eleştirmeyecek ve kusurlarınızı insan içinde değil, size balla tatlandırıp söyleyecek dostlar. İşte bu kadar ince hususlara dikkat etmelisiniz. Şu an düşünmenizi istiyorum; Bu maddelere sahip kaç tane arkadaşınız var ya da etrafınız da eş, sevgili, dost. Bir düşünün derim. Size değer veren insan sizi hiçbir zaman yarı yolda bırakmayandır. Yukarda dedim ya zaten yol uzun ve yorucudur. Bir de yanımıza aldığımız yoldaş yormasın. Her şey sizin eliniz de iyi olanı seçmek te kötü olanı seçmekte.
Ama siz siz olun. Her daim size inanı, anlayanı ve değer vereni seçin. O kişi isterse bal olsun size karşı bir tatlılığı yoksa o kişiyi silin. Ne pahasına olursa olsun silin! İyi bir gelecek hepinizin hedefidir. Hiç kimse kötü bir gelecek istemez. Böyle bir gelecek istemeyen bir insan nasıl olurda kendisine değer vermeyen biriyle aynı ortama girer anlamıyorum. Belki çok seviyorsunuz, belki de kıramıyorsunuz olabilir. Ama bu durum da şunu düşünün karşınızda ki insan her kim olursa olsun. Sizin onu sevdiğiniz kadar seviyor mu, değer verdiğiniz kadar değer veriyor mu? Olaya buradan bakın arkadaşlar! O zaman neyin ne olduğunu hemen göreceksiniz. İnsan her şeyden evvel kendi değerini bilmelidir. Kendine değer vermeyen insana hiç kimse değer vermez hiç kimse anlamaz daha doğrusu anlamak istemez. Sizi anlamayan birini de siz ister misiniz bir düşünün derim.
Yazar : Meryem Akkaş