Çok şey yapabiliriz. Hurma ağaçlarını kesme vakti…
Filistin genelinde günden güne gerginlikler artıyor. Hatta işgalci İsrail halkı dahi sokakta gördükleri Müslümanlara taşlarla, sopalarla, bıçaklarla saldırıyor.
Filistinli Mücahitlerin direnişleri karşısında bir şey yapamayacağını anlayan terör örgütü İsrail geçtiğimiz günlerde ateşkes ilan etti. Tüm Filistin halkı tarafından bayram gibi kutlandı, Aksa’da şükür secdeleri yapıldı. Lakin Ramazan Bayramındaki gibi gene mutlulukları yarım kaldı. İsrail militanları cuma günü Mescid-i Aksa’da bulunan 20 Müslümanı yaraladı. Filistin bağımsızlığını sağlamadan Müslümanların durmaması gerektiği bir kez daha anlaşıldı.
Peki ne yapabiliriz ki? Elimizden duadan başka hiçbir şey gelmiyor mu?
Hayır çok daha fazlası geliyor. Zalimle savaşamıyorsak, hurma ağaçlarını keseriz…
Hicretin 4. senesinde, Medine’ye iki saatlik mesafede Mekke yolu üzerinde sağlam kale ve hisarlarda oturan Yahudi Beni Nadir kabilesi Allah Resulüne (sav) suikast yapmayı planladılar. Amr bin Cahhaş adlı Yahudi Peygamberimiz bir evin gölgeliğinde dinlenirken O’nun üzerine bir taş atacaktı. Cebrail (as) planlanan suikastı Allah Resulüne (sav) bildirince Peygamberimiz bulunduğu yerden kalkıp gitti.
Birkaç gün sonra kâinatın Efendisi, Muhammed bin Mesleme’yi huzuruna çağırdı ve ona şu emri verdi:
“Nadiroğulları Yahudîlerine git! Onlara, Resûlullah beni size, ‘Yurdumdan çıkıp gidiniz! Burada benimle birlikte oturmayınız! Siz bana, düşünülmeyecek bir suikast plânı kurdunuz. Size on gün süre tanıyorum. Bu müddetten sonra, buralarda sizden kim görülürse, boynunu vururum.’ emrini bildirmek üzere gönderdi, de!”
Nadiroğulları, Allah Resulünün (sav) ikazını dikkate almadı. Güçlü kalelerinde yıllarca yetecek kadar yiyecekle savunma savaşı yapabileceklerini düşündüler.
Muharebe başladı. Peygamber Efendimiz onlara emrini bir kez daha tekrarladı:
“Medine’den çıkıp gidiniz.”
Benî Nadir, bu teklifi yine kabule yanaşmadı,
“Ölüm, bize, senin teklif ettiğin şeyden daha kolaydır. Ölümü göze alır teklifini kabul etmeyiz.” diyerek meydan okudular.
Artık onlarla çarpışmaktan başka bir yol kalmamıştı. Fakat, kuvvetli kalelerine sığındıklarından ve bu kalelerden çıkıp çarpışmayı göze alamadıklarından çarpışmanın bir hayli güç geçeceği muhakkaktı. Bu sebeple Efendimiz çarpışmayı uygun görmedi. Bir harp planı tatbik etti. En yakın Yahudi ev ve kalelerini yıkma ve hurma ağaçlarını yakıp kesme emrini verdi. Bu hareket, düşmanın kaleden dışarı çıkıp çarpışmasını temin gayesiyle yapılıyordu.
Plan tam da Efendimizin istediği gibi gerçekleşti. Muharebenin 15. günü Yahudiler teslim olup aman dilediler. Beni Nadir gazvesi savaşılmadan zaferle sonuçlandı.
Bugün hurma ağaçlarını keserek işgalci İsrail’i ekonomik olarak çökeltmek bizim elimizde. Bir İsrail markası olan Coca Cola 2017 yılında Türkiye’den 8,5 Milyar lira, Mc Donald’s geçtiğimiz yıl Türkiye’den 1 Milyar dolar ciro sağlamış. Bunlar sadece bulabildiğim iki markanın yıllık ciroları. Türkiye’de satışı yapılan İsrail menşeli yüzlerce ürünün hepsi alanında zirvede. İsrail ürünlerine rakip olmaya çalışan yerli ve milli markalarımız ise halkımızın desteğini alamadığından dolayı parlayamadan sönmekte, İsrail meşeli ürünlerin yaptığı kampanyaların altında ezilmekte ne yazık ki…
Çok değil, evimizde sık kullandığımız 3 tane İsrail menşeli ürünü boykot edip onlara alternatif olan yerli ve milli markaları tercih ederek İsrail’i ekonomik olarak çökertirken yerli ve milli markalarımızın da yükselmesini sağlayabiliriz. İçtiğimiz her bir Coca Cola’yı, yediğimiz her bir Algida dondurmayı Filistinli Müslümanlara sıkılan bir kurşun, atılan bir bomba olarak görmeliyiz.
İsrail’in kollarını kesme vakti gelmedi mi? Daha ne kadar yapılan zulümler karşısında sadece ellerimizi açıp dua etmekle yetineceğiz? Daha ne kadar elimizden bir şey gelmiyor sloganlarının arkasına sığınacağız? İsrail’in Hurma ağaçlarını keserek ekonomilerini bitirmek bizim elimizde. Elimizde böyle bir güç varken nasıl elimizden bir şey gelmiyor diyebiliriz?
Emin olun zulüm gören Filistinli kardeşlerimiz için sevdiği birkaç üründen vazgeçemeyen Müslümanlar, zamanı geldiğinde İsrail’in üzerine de savaşa gidemez…
Sağda solda “Gazze’de olaydım bitirirdim ben onların işini.” demek yerine, bulunduğumuz yerden Terör örgütü İsrail’in mallarını kullanmayarak çok daha fazla fayda sağlayabiliriz. Elimizdeki gücün farkına varmalıyız. “10 kuruş dahi olsa ben Müslüman katilinin ürettiği üründen mecbur kalmadıkça alıp oyun çağındaki çocukların ölümüne ortak olamam.” diyebilmek Müslüman hassasiyetidir.
Selametle…
Yazar : Muhammed Eren Yıldız