Fazilet Mukabilinde Hakk’a Varan Şehr

0

Dokuzuncu ay.. Bir bebeğin doğması, en temiz, en arınmış haliyle.. Küçük bedenine artık dar gelen o yerden hal diliyle belirttiği neşvünema için çıkmak istemesi.. Bu güzel teşbihten bize dönen soru: İstemez miyiz saf bir şekilde yeniden doğmak? Bütün bu kötülükleri geride bırakıp bütün mevcudiyetimizle, yanımıza samimi tövbemizi de alarak hakiki anlamda inananlar ve hissedebilenler için yeniden kendini buluş vesilesi olan bu şerefli ayda O’na ulaşmak.. İnsanın, görebilenler için başlı başına bir mucize olduğu bilinciyle acizliğimizi tekrar ve tekrar hatırlayıp O’nun her uzvumuzdaki gözetleyiciliğini hissetmek, O’nu bilmek ve tanımak için ufakta olsa bir başlangıç yapmak istemez miyiz?

Üzerimizde her daim koruyuculuğunu, merhametini, rızkını gösteren Rabbimiz bizim yeniden kendimize doğmamızı, kendisinde kendimizi aramamızı istiyor. Mağfiretini ve rahmetini en yüksek derecede bize sunacağını vadettiği bu ay, bu geceler bizim için bir yeniden dirilme mevsimi, yeniden tohum olup Rabb’e ulaşma yolculuğu olmalı.

Hissedemediğimiz, belki de kötü anlarımızda gönlümüze merhem olacağının dahi farkında olmadığımız o sâfi duyguları düşünelim. O insana gerçekten insanlığını veren o duyguları.. Gittikçe yabancılaştığımız o hisleri hangi meta’larda aradık, arıyoruz?! Gönlümüzü, aklımızı işgal eden, bizi, gönlümüzü, gönlü bize verenden uzaklaştıran, O’nu unutturan bütün o dünyaperest, maddeci hisler, zihniyetler, insanlar.. Akabinde insanın varoluş neden, amaç ve yönünü bilmekten aciz kalması.. Lakin bütün bunların gayrısında kurtuluşu, yeniden doğuşu istiyorsak günahlarımızla, hatalarımızla Settâr olan halık’ımızın kapısına gitmeli, son hâl’e kadar dahi olsa o kapıda durabilmeliyiz.

Hayatımızın her merhalesinde olduğu gibi, Rabbimizin kendimize dönebilme ve kendimizi bulabilme imkanını lütfettiği bu rahmetlerle dolu ayda da bizlere en güzel ve yegane örnekliği faziletin en kıymetli sahibi olan Resulullah (ص) teşkil ediyor. Müslim veya gayrimüslim her insana insanca sürdürülebilecek bir hayatı gösteren, ahlâkı Kur’an ahlakı olan bir Zat Hakk’a ulaşma yolculuğunda da en kıymettar yoldaşımız. O kıymettar yoldaşımızın sözlerine kulak verelim:

Kim, faziletine inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, Îmân 28, Savm 6)

“Eğer kullar, Ramazan’ın fazîletlerini bilselerdi, bütün senenin Ramazan olmasını temennî ederlerdi…” (Heysemî, c. III, sf. 141) Buyrulduğu üzere faziletlerle dolu bu kıymetli ay kurtuluşumuz, arınışımız, Hakk’a olan yolculuğumuz için çok değerli bir vesile. Kalbin Hakk’ı bilmesi, tanıması muhatap olduğumuz iyi, kötü her olayı Allah ve ahiret mesabesinde düşünmemize yol açacak, bu da bitap düşen halimiz, yüreğimiz için mutluluğun, huzurun başlangıcı olacaktır biiznillah. Hala nefes alma nimetini tadıyorsak bu başlangıç için bir kapı açabilir, içinde bulunduğumuz bu şerefli ayın nimetlerinden de en güzel şekilde nasiplenebiliriz.


Yazar : Belkıs Koçak

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen İsminizi Girin