Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla, Bismillahirrahmanirrahim..

Bizleri Hz. Muhammed Mustafa’nın s.a.v ümmetinden kılıp ayaklarımızı ve gönlümüzü dini üzere sabitleyen Cenab-ı Hâk’ka sonsuz hamdü senalar olsun.

Çok mühim olduğu için direk konuya giriyorum.
Zira ateş düştüğü yeri yakmaya başladı.
Geleceğimizi kaybediyoruz farkında mıyız?

İzlediğim sokak röportajlarında gördüğüm çoğu genç -özellikle z kuşağı diye adlandırılan gençlerimiz- ilk fırsatta yurt dışına gitmek istediklerini dile getiriyorlar, peki neden?

Çünkü Türkiye’deki imkanlarının yeterince geniş olmadığını, istedikleri hayatı ancak orada yaşayabileceklerini düşünüyorlar.

Soru/yorum:

E şimdi bizim gençlerimiz yurt dışına giderse ne olacak?
Onca eğitim kurumunda onca genci geleceğimiz kurtulsun diye mi yetiştiriyoruz yoksa Avrupa’nın elemanı olsun diye mi?
Nasıl bir felâketin eli kulağında farkında mıyız?

Bu ülkenin refahı için gayret etmek, sorunlarına çözüm üretmeye çalışmak yerine onları başka bir ülkenin parasını, toprağını tercih etmeye sevk eden nedir?

Sorunun köküne inmeye çalışalım.
Biz bu gençlerin temelini sağlam attık mı ki şimdi üstüne kat çıkmalarını bekleyelim?!

Artık 4-5 yaşındaki çocukları oyalamak için televizyonun önüne sürer olduk, sussun diye eline telefon tutuşturur olduk.
Tertemiz zihinleri erkenden bulanmaya başladı.
Neyin doğru neyin yanlış; neyin güzel neyin kötü olduğunu anlayacak olgunluğa ulaşmadan her türlü bilgiye, habere ulaşabilecekleri sosyal medyayla tanıştırdık onları.

Ve saklambaç oynayıp çamurdan yemek yapan nesil gitti; slime ve pubg oynayan nesil geldi. Doktor, mühendis olacağım diyen nesil gitti; youtuber, ünlü olacağım diyen nesil geldi.

Ben bu ülke için çalışıp çabalayacağım, millete faydalı bir birey olacağım diyen nesil gitti; yurt dışına gidip rahat rahat yaşayacağım diyen nesil geldi.
Ben bu ülkenin kahrında da lütfûnda da burdayım diyen nesil gitti; en ufak sorunda Avrupa hayalleri kuran nesil geldi.

Bu şuuru biz veremedik, sonra da ahlâkî ve manevî değerleri özümseyememiş, çocuklara “robot” muamelesi yapan “insan” yetiştirmekten aciz olan eğitim sisteminin onlara bu şuuru vermesini bekledik.

Kısacası hiç fark etmeden istikbalimizin temellerine ellerimizle balyoz vurduk.

Bu durumu acilen tersine çevirmek zorundayız.
Elimizi taşın altına atacağız, geleceğimiz için gençleri bilinçli, uyanık ve şuurlu yetiştireceğiz.
Hem birbirimize hem de vatanımıza olan muhabbetimizi kuvvetlendireceğiz.

Onları tamamen kaybetmeden evvel kazanacağız.
Batının boyasına kanmalarına, bâtılın avucuna düşmelerine izin vermeyeceğiz.

Devrin Ali kuşçularını, Farabilerini, İbn-i Sinalarını yetiştireceğiz!

Avrupa bilsin ki onların “eleman” diye gördükleri gençler bizim “cevherlerimizdir”!
Gençler bilsin ki bu ülkenin geleceği parlaksa bu onların gayreti sayesindedir!
Gençler bilsin ki onlar z kuşağı değil; onlar batıla boyun eğmeyen elif neslidir!

Biiznillah bu zor günler elbet geride kalacak ve milletçe güzel günleri göreceğiz.

Kaçarak, durarak, susarak değil; çalışarak, ter dökerek, hakkın yanında durarak…

Allah yardımcımız olsun.
Selam ve dua ile…


Yazar : Hilal Büyük

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen İsminizi Girin