” Dur Artık !”

2

Küçükken her şey ne kadar güzelmiş! Arka mahallede oynadığımız saklambaç, hunharca koşuşturduğumuz yakan top, bana değmesin diye en ücra köşelerde durduğumuz körebe ve daha ismini bile bilmediğim türlü oyunlar. Yemeğin karnımızı doyuramadığı sadece oyunun karnımızı doyurduğu günler. Toz toprak içerisinde geçen çocukluk halleri ve beraberinde getirdiği sınırsız hayal âlemleri. Vaktin akşamüstü oluşuyla beraber mahalleden yükselen çocuk sesleri hala kulaklarımda yankılanmakta. Köşede ip atlayan kız çocukları, az ilerisinde sadece bir tane kalenin olduğu, kale direkleri yerine taşların dikilmesi suretiyle oluşturulmuş pratik çözümlü kalelerde futbol oynayan erkek çocukları, arada daha fazla yaş farkı bulunan çocuklarınsa başka bir tarafta oynadığı izbe mahalleler.


Eskileri düşündükçe içimi çocuksu bir heyecan sararken şimdiki çocukların yaşantısına göz attığım vakit akıl almaz bir fenalığa düşüyorum. Sokaklarda gördüğüm çocuk silüetleri ve ellerinden düşmeyen dünyayı içine sığdıran küçücük kutular. Dünyayı sadece o kutudan ibaret sanan bir nesil. Dahası ise haramı ve helali birbirine karıştıran çocuklar. Lakin onların da bu hale gelmesinde elbet yalnızca kendileri kabahatli değillerdir. Bundan yaklaşık on beş yirmi sene evvel çocuğa lise çağına kadar telefon alınmazdı. Günümüzdeyse bu yaş kıstasının pek bir önemi kalmamış gibi. Durum bu hale gelince de dokuz on yaşlarındaki çocuğun elinde telefon bulunur hale geliyor. Daha vahim olanıysa söz gelimi bu çocuk her internete girişinde ahlakımızla bağdaşmayan ve hatta ahlakımızı yerle bir eden fotoğrafları, adına müzik demeye bin şahit isteyen müzikleri tek tuşla görebiliyor yahut işitebiliyor. Zamanla, gördükleri fotoğraflar ve bu gibi materyaller çocuğun zihninde yer etmeye başlıyor. İlerleyen süreçlerde öyle bir hale geliyor ki artık ona göre helalin haramın pek bir önemi kalmamış, din kavramı sadece yaşlılar için geçerli olan sıkıcı, bağnaz, zaman kaybı gibi farklı düşüncelerin içerisinde sürüklenmeye başlıyor. Öte yandan televizyon dizilerinde de durum hiç de farklı değil. Birçoğunda haram, sevgiyle örtbas edilmeye çalışılıyor. Sonucundaysa zinayı aslında doğal bir insanlık hali olarak gören, sevgi adı altında akıllara ziyan olayları savunabilen, batılı hayatların kuklası olan, kendi kültürünü ayıplayan ve daha utanç vericisi kendi kültürünü bilmeyen, hakikatte olmayan o çetrefilli hayatlara özenirken buluyoruz çocukları. Hâlbuki sokaktan çevirdiğimiz insanımızın kendi geleneklerini bilmeyip yabancıların geleneklerini bilmesi ne kadar acınası bir durum! Sizce de artık bu hayâsızlığa bir dur demenin vakti gelmedi mi?


Dünyanın artık küresel bir hale gelinmesinden midir bilinmez kendi insanımızda dahi bir batı hayranlığı mevcut. Bizleri yok etmek isteyenlere karşı insanımızın bu denli umursamaz tavırları can yakan türde. İşte bunun önüne geçebilmemiz için önce çocuklarımızı kendi değerlerimize göre yetiştirmemiz gerekmektedir. Çünkü onlar şimdinin %28’ini oluştururken geleceğimizin %100’ünü oluşturacaklardır.


Yazar : Veli Öztürk

Sitemizin Sağ Alt Köşesinde Yer Alan Bildirim Tuşuna Basarak Yazılarımızı İlk Siz Görebilirsiniz !!!!

2 YORUMLAR

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen İsminizi Girin