Durmak, düşünmek gerek bazen. Dünyanın hengâmesi bizi bitirmeden sükûnet bulmalıyız.
Günümüzün en büyük problemlerinden biri sürekli konuşmak, anlatmak, yalnızca ‘Ben’ demek.
Oysaki bir baksak çevremize, kâinatı seyreylesek bu hengâmenin de dışında bir âlem olduğunu göreceğiz. Öyle bir fanusun içinde yaşıyoruz ki hiçbirşeye yetişemiyoruz bu küçücük alanda !
Kimimizin derdi çocukları,
Kimimizin dersleri,
Kimimiz aç,
Kimimiz fazla yiyor…
Ama öyle bir hâl ki durup bakmaya, dinlemeye, dinlenmeye vaktimiz yok.
Gazzâli Hazretleri Ihya kitabında bilmem kaç kere “susmak” öğüdünü vermiştir.
Susmanın faziletini, erdemliliğini, kıymetini zikretmiştir.
Eğer susarsak bir şeylerin farkına varabiliriz.
Önceliğimizi değiştirip, ‘ben’ demek yerine ‘sen’ demeyi öğrenmeliyiz.
Konuşmaktan çok dinlemeyi bilmeliyiz, çünkü konuşacak o kadar insan içinde bir dinleyen olmalı..
Herkes olmaktan çıkmalı, “oda yapıyor benim neyim eksik” demeyi bırakmalı, bırakmalı ki kıymetinin farkına varmalı insan.
Dinlemek büyük bir marifettir aslında.
Ama nasıl dinlemek! Mühim olan bu.
Michael Ende’nin Momo adlı kitabında okumuştum yıllar önce ve şu şekilde geçiyordu orda ;
” Momo karşısındakileri, aptal insanların bile aklına parlak düşünceler getirecek şekilde dinlerdi. Bunun için karşı tarafı düşünmeye iten bazı şeyler söylemez ya da zekice sorular sormaz, aksine yalnızca sessizce oturur ve anlatılanları pür dikkat dinlerdi. Karşısındakine kocaman, simsiyah gözlerini açarak bakar ve o kişi, o ana kadar fark etmediği, bilinçaltında gizli kalmış düşüncelerini ona rahatça açıklar, sonra buna kendisi de şaşırırdı.
Kararsız kimseler bile ona dertlerini anlatırken ne yapacaklarına birdenbire karar verirlerdi. Yada çekingen biri aniden kendisini rahat ve konuşkan hissederdi. Mutsuzlar, dertliler onun karşısında ferahlamış, rahatlamış olarak ayrılırlardı. Hatta kendi yaşamını anlamsız bularak, kendisinin önemsiz olduğuna inanan biri bile, daha konuşması sona ermeden söylediklerinin gerçek olmadığını, insanlar arasında onun da bir yeri olduğunu ve dünyada kendisinin de bir önemi bulunduğunu kavrardı.
Momo işte böyle usta bir dinleyiciydi !”
Şimdi bu satırlarda Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Vesellem’i bulmamak ne mümkün…
Düşman olmalarına rağmen O’nun eminliğinden şüphe etmeyen bir insanlık vardı o vakit.
Çünkü bilirlerdi ki Muhammed (ص) asla boş konuşmazdı, yalan söz söylemezdi, haksızlık etmez, hak yemez, hakka riayet ederdi.
Kendini dünyanın karmaşasından arındırmak için hirasına çekilip kendini, âlemi dinleyen, böyle dinlenen bir Peygamberimiz varken bizim telaşımız niye ?
Herkesin bir hirası olmalı, dinleyeceği, dinleneceği…
Kimse bilmez ama bu da bir Sünnettir.
Rasûlullah’ın Sünnetidir Vesselâm.!!!
Yazar : Latife Ünal
Sitemizin Sağ Alt Köşesinde Yer Alan Bildirim Tuşuna Basarak Yazılarımızı İlk Siz Görebilirsiniz !!!!