Çocuksuz Lokanta, Ebeveynsiz Çocuk
Son zamanlarda çokça gündeme gelen çocuksuz plaj, çocuksuz restoran, çocuksuz AVM ile amaçlanan nedir? Bir ebeveyn neden kendi canından, kanından olan evladını kendine yük olarak görür? Neden ondan ayrı kalmayı bir hüzün kaynağı değil bir mutluluk vesilesi olarak görür? İnsan neden evladından ayrılmak ondan uzak kalabilmek için sebep arar?
Bu konu gündeme geldiğinde sanki insanlar hiç çocuk olmamış gibi sosyal medyada Allah’ın bize emaneti olan çocuklara ağıza alınmaması gereken kelimeler kullandı. Peki neden?
Çünkü çocuklar ilgi ister, güler yüz, muhabbet ister. Ebeveynlerinin kendilerine vakit ayırmasını ister.
Düşündünüz mü hiç neden toplumsal olarak bir çöküş içerisindeyiz? Neden her gün tecavüz, adam öldürme, silahlı kavga haberleri ile uyanıyoruz? Neden hiçbir yasa bunların yapılmasına engel olamıyor?
Çünkü evlatları yetiştiren ebeveynlerimizi kaybettik. Kapitalizm onları bizden çaldı. Hep daha çok kazanmalarını telkin etti. Evlatlar ise ebeveynlerin şöhret ve mal yarışlarında ayak bağı olarak görüldü. En fazla ilgiye ve eğitime muhtaç oldukları dönemlerde kreşlere ve pahalı tabletlere, oyuncaklara, sokağa mahkûm edildi. Kimse onları önemsemedi. 2 ebeveynin yetiştiremediği çocukları, bir öğretmenin 30 kişilik sınıflarda günde sadece 6 saat eğitimle yetiştirebilmesi beklendi.
Sahi ebeveynlik sadece çocuğuna pahalı oyuncaklar alıp pahalı kreşlere, kolejlere göndermekten mi ibaret?
Bir hanıma “Senin asıl görevin evlat yetiştirmek. İşini de yap ama evlatlarını ihmal etme.” dendiğinde neden söyleyene yobaz gözü ile bakar, “Ne yani akşama kadar evde koca mı bekleyeceğim?” diye karşılık verir? Evlat yetiştirmek kadar meşakkatli ve mübarek bir iş var mıdır?
Veya bir beyefendiye “Allah senden bu kadar çalışmanı istemiyor. Ailene vakit ayır biraz. Eşini yemeğe götür, çocuklarınla parka git.” dendiği zaman neden yüzünü ekşitir, onlarla beraber vakit geçirmeyi kendine eziyet olarak görür?
Dedik ya kapitalizm onları bizden çaldı diye. Öncelikleri hep iş ve daha çok para kazanmak oldu. Aile 2. değil ne yazık ki 7. 8. planda kaldı. Bu muydu peki asıl görevleri? İşlerine daha az vakit ayırıp çocuklarıyla ilgilenseler, onlara ahlaktan, edepten bahsetseler, oyunlar oynasalar çok mu şey kaybederlerdi?
Bu dünyaya yeni gelmiş, taptaze zihne sahip evlatlarına nasıl insan olunur, nasıl insan kalınır anlatsalardı. Büyüklerine laf sokmayı değil edeple hürmet göstermeleri gerektiğini, kul hakkı yemenin ne kadar büyük günah olduğunu anlatıp harama uzanmalarına engel olmaya çalışsalardı. Karşı cinsle nasıl iletişime geçileceğini, kadınların erkeklere Allah’ın emaneti olduğunu, köle değil hayat arkadaşı olduğunu, onun da fikirlerine saygı duyulması gerektiğini anlatsalardı çok mu şey kaybederlerdi?
Eğer ki bir toplumda 5 yaşındaki çocuktan 70 yaşındaki yetişkine kadar herkes çok kolay bir şekilde ana bacı küfredebiliyorsa, karşı taraf da gülüp geçmekten başka hiçbir tepki vermiyorsa o toplum çoktan çökmüş demektir.
Yazar : Muhammed Eren Yıldız