Es-selamualeykum ve rahmetullahi ve berektuhu.
Ahde vefayı terk, ihanettir. Merhameti inkar, ayeti inkardır. Küs kalmak, sünneti terktir. Başımıza bunca derdi açmışız, yine de fikredemiyoruz niye bu haldeyiz. Ahde vefayı terk ettik, küs kaldık barışmayı zul gördük, merhameti değil zulmü seçtik yine de utanmıyoruz. Evet Müslümanlar, size diyorum. Bize diyorum. Öyle sessizce değil, artık yeter diye can havliyle bağırarak kuruyorum bu cümleleri.
İnsanın yolu kendisinden dostuna değil. Kendisinden annesine değil. Kendisinden eşine, arkadaşına, akrabasına değil. Kendinden, kendine. İnsan, yolunu kaybetti. Nasıl bu kadar rahat olabilir yahu vicdanlarımız? Gayesiz kaldık, gayesiz, beş mânâ etmez! Nicedir uyuyan, uyanmamak için sanki yemin etmişçesine göçen kervanı izleyen bu halimizi ne zaman göreceğiz? Her gidene bir ağıt yakıyoruz. Her gelene bir hoş geldin senaryosu diziyoruz. 15 yaşındaki genç sevgilisinden ayrılmış, bilek kesiyor. Hadi oradan! Bu mu senin derdin? Bir beşer yâr için âh etmeye mi geldin bu dünyaya? Fatih senin yaşında İstanbul fethediyordu. Gayesiz adam! Helal olmayan bir sevgiye bel bağlamış kurtuldum diye sevinmiyor da bilek kesiyor. Seven, Allah için sevsin. Allah nedir bilmeyene, sevgiler haram olsun! Bu kadar kolaya sattığımız yetmedi mi duygularımızı? Madem sevgidir niyetler, o zaman ya helalin olsun diye dua edersin yada Allah için bırakır yoluna bakarsın. Allah, kulunu kıskanır genç kardeşim! Öyle beşerlerden kendine dost edinirsen, ölçüyü dost mefhumunda da kaçırırsan şöyle en güzelinden sınanırsın. Kalbini Allah’tan başkasına emanet edersen hanım kardeşim, kalbin sahibi gelir sana bu kalbin bir sahibi olduğunu hatırlatır. Yahu ne diyorsun Rayiha? Allah için dost da mı olmayalım? Haydi göster Allah için bir dostluk. Varsa beraber olalım!
Daha sen ve ben nefsimize yapılan zulmü affedememişiz. Daha biz merhamet nedir anlamamışız, Allah için nasıl sevilir? Bilememişiz. Karşıdakinden ne bekliyoruz? Karşıdaki de senin benim gibi işte. Nefsine gelen darbeyi zulüm gören ama Allah için sevdiğini iddia eden biri işte. Karşıdaki de bilmiyor çünkü yolu. Yolun, kendinden yine kendisine olduğunu. Ali gitti otur ağla. Veli geldi Allah’ı unut. Fatma ile dost ol. İyi olduğunuz sürece iyi ol. Fatma kötülük yapsın Allah için bitiriyorum de çek git. Sen de o gitti diye otur ağla Fatma. Ah et dur. Dünya bu çünkü değil mi? Biz dünyaya, kalbimize yâr gördüğümüz her beşerin arkasından âh etmek için geldik çünkü değil mi? Vay be! Ahiret için nasıl bahane ama! Allah’ım senin sevgini arka perdeye atan dost için senin rızana talip olarak ağladım. Hadi oradan! Hangi Allah rızası? İyi olan her şey ile iyi olmak mı Allah rızası? Uyanın, uyanın! Ahzab suresinde Rahman’ın; ‘’ Çünkü insan çok zalim, çok cahildir.’’ Dediği insanların arasında yaşıyoruz. Ve en acısı, hiç kabul etmesek de o insanlardan biriyiz. Yahu insan, onu her halde saran, günah işlese de gel diyen, yediren, içiren, doyuran, muhafaza eden Allah’a etmiş nankörlüğü. Bize mi edemeyecek? Edecek tabi. Biz de ediyoruz çünkü. Hangimiz sütten çıkmış ak kaşık unvanına nailiz hele beri gelsin. İyi olana herkes iyi. Kötülüğe iyilik edecek var mı haydi o da beri gelsin! Ne oldu? Bin kişiydik en başta, niye beri gelen yok? Yazının başında pek asar keser okuyordunuz. Sanki şimdi hak verdiniz? Tefekkür et ey nefsim, tefekkür et zalim nefsim ölüm var! Diyelim artık kendimize ne olur. O ölüm bizi de bulacak bir gün. Cümle alem o uykuya yatacak bir gün. Zalim de olsak, mazlum da olsak o kabre girilecek bir gün. Böyle gelmiş böyle gidecek bir dünyaya bizim gücümüz yetmez.. Bizim kendimize yetmiyor ki gücümüz. Gidenlere yetsin.. Bizim kendimize geçmiyor ki sözümüz, gidenlere geçsin.
Gönüllerimizi daha fazla yormayalım. Bilmeyen ancak taş atar o nazargah-ı ilahiye. Gönüllerimizi yere sermeyelim, yere serdiğimiz nefsimiz olsun. Gönle yakışan, enginliktir. Hakk’ın nazar ettiği gönül vakarından ödün vermez. Gelen olur, giden olur, o kap bir dolar bir boşalır, hüzünlenir. Ama bize düşen, o gönlün sahibini her hâl üzere razı etmektir. Sözümün yalanı yoktur dostlar. Alemi kendimize köle ve kul sanmayalım. Biz hak için alemin kölesi olalım. Nefsin hevası için mağrur olup aldanmamız yetmedi mi? Her göze diken olmayalım, biraz da sümbülü gülü olalım. Ger uslu, ger deli olalım ama güneş gibi şefkati, yer gibi tevazuyu bırakmayalım. Suçluların suçundan geçelim artık. Varlığımızdan boşalalım ki yokluğa erişelim. Sözümüz gerçek olsun. Koyun gülen gülsün, inanmayanı inandırmaya güç yetiremeyiz biz. Yol tarifi nasıl yaparız ki yolsuz biz? Nefsimize yan çıkıp, Kabe’yi yıksak dahi maksadın Allah olduğunu unutmayalım.
Sevgili dostum, bu dünyadan bir Rasulullah ﷺ geçti. O ki, alemlere rahmetti. Gönlü en temiz, hak ile perdesiz, en hasbi nazargahın sahibiydi. Ama onu da üzdüler.. ﷺ Hasretle beklediğimiz bir hak olsun. Dert mi arıyoruz? Rasulullahsız ﷺ geldiğimiz dünyadan yine onu görmeden geçiyoruz. Rasulullahın ﷺ merhametine, ahde vefasına, şefkatine, tebessümüne muhtaç ve onun yetimiyiz, daha nasıl bir dert olsun? Bu gönüller ne vakit oturup o alemlere rahmetin hasretine ağladı? ﷺ Hasretle beklenen gelir mutlaka… O vakit hasretle beklediklerimize dönüp bir bakalım.. Bize bizden olanlar değil, bize Hakk’tan olanlar lazım. Hakk’tan alıp, hakka götürecek..
Sevgili dostum; Yüzüne bassın kadem, her ayağın yolu ol. O yol şahit olur da bir gün yol hürmetine affedilirsin, unutma..
Ramazan-ı şerif geldi. Kapıda kucaklanmayı bekliyor. Dertle tasayla olmaz bu iş. Sarılalım geçer deyip sıkıca tutunalım ramazan-ı şerife. Bak geçen ramazan aramızda olan nicesi şimdi yok. Mübarek olsun.. Seneye de ya biz ya onlar yine eksilecek bu sofradan O vakit affet. Sev, sevil. Ahirette, Allah’ım senin rızan için yanan bir gönlüm vardı diyebil. Sen konuşma, gönlün olsun şahidin. Ramazan-ı şerifi sevincinle karşıla. Sevinç ile ağırla. Yolcu ederken hüznü şahit et kendine. Mübarek olsun Ramazan-ı şerifimiz.
Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler..
Es-selam.
Yazar : Rayiha Heyula
Sitemizin Sağ Alt Köşesinde Yer Alan Bildirim Tuşuna Basarak Yazılarımızı İlk Siz Görebilirsiniz !!!!