Şöyle bir DÜŞÜNÜYORUM da;
İlk okul, orta okul, üniversite, lisans, doktora ve neredeyse tüm hayatımız boyunca okuyarak ve dinleyerek öğrendiklerimizin ve edindiğimiz bilgilerin tamamı ikinci el.
Yani tüm hayatımız bizden önceki insanların öğrendiklerini ve söylediklerini öğrenmekle geçiyor.
Yani hepimiz ikinci el insanlara döndük.
Sadece tekrarlardan ibaret kısır bir döngünün içinde bocalanıp duruyoruz.
Kopyala yapıştır cümleler,
Bir teknolojinin emitasyonu,
Bir başkalarına ait okkalı sözlerin, kendi hayatlarımıza atfedip profillerimizde ki duvarları süslemesi.
Ve daha bu gibi nice tekrarlar ve kopyalar.
Mesela tarihimizin bizlere bıraktığı atasözleri hazinesine yeni tecrübeler ve öğretilerle,
yeni nesle yeni sözleri miras bırakmadan yaşayıp gidiyoruz.
Kısacası bizden önce öğrenilmiş bilgileri öğrenmekle yetinip duruyoruz.
Öğretilenleri öğrenmekten, ve sonrada öğrendiklerimizi öğretmekten daha öteye gidemiyoruz.
Oysa asıl öğrenmemiz gereken şey, okuyarak yada dinleyerek öğrenmekten önce, ‘DÜŞÜNEREK’ öğrenmek olmalı.
Düşünmeyi ve Düşünebilmeyi Öğrenebilmeli !
Hiç kuşkusuz DÜŞÜNEREK öğrenen bir insan, okuyarak veya işiterek öğrenen bir insandan daha zeki ve daha “DÜŞÜNCELİDİR”.
Taptaze, sıfır, natürel, organik ve bakir bilgilerin sahibidir ‘DÜŞÜNEREK’ öğrenen insan.
DÜŞÜNSENE !!
Senin keşfin !
Senin icadın !
Senin kaynağın !
Senin projen!
Senin Fikrin !
Ve Cümlelerin altın da Senin ismin !
Kim bilir belki de;
Bizim yerimize düşünenler,
bize düşünerek öğrenmemeyi öğrettiler.
Sence ?
(İYİ DÜŞÜN 🤔)
Yazar: Erhan Türkmen