21.yy en buhranlı dönemlerinden birini yaşıyoruz. Hepimizin bildiği COVİD-19 hastalığı Dünya’da olduğu gibi ülkemizi de etkisi altına aldı. Bu bir çeşit sağlık sorunu olduğu gibi beraberinde de siyasi, ekonomik, sosyal çıkmazları da getiriyor.
Burada elbette en önemli konu sağlık. Sağlığın ne demek olduğunu, sağlık olmadı mı hiçbir şeyin önemli olmadığını bu dönemde daha iyi anlıyoruz. İnsanlar sadece sağlık sorunlarıyla değil maddiyat açısından da bir çöküşe girdi. Sizce bu kadar felaket zincirinin art arda gelmesinin sebebi ne? Neden her şey üst üstte geliyor?
Önce pandemi, arkasından ekonomik kriz, insanlar canının derdine düşmüşken, devletler kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmekte. Başında felaket zinciri dedik ya bunlar yetmezmiş gibi bir de doğa olayları baş göstermekte. Bir tarafımız kuraklıkla imtihan olurken diğer tarafta depremler.
Bunlar insanların başına gelen felaketler. Bir de insanların çıkardığı felaketleri değinmeden geçmeyeceğim. Her gün ,her birimiz kumandayı elimize alıp haberleri açtığımızda, kadın cinayetlerine, çocuk istismarları ve kadın tacizleri, olaylarına şahit oluyoruz. Daha bunun gibi birçok olay örgüsü sıralarım ama ne buna mürekkebim ne de sizin sabrınız yeter. 24 saatin nereden baksanız her dakikasında akıl almaz olaylarla karşılaşıyoruz. Peki neden? Hiç düşündünüz mü? Ben söyleyeyim, tabiki hayır. Sadece oturduğumuz yerden“ bu neden böyle olmuş, yazık, ayıp, günah” diyoruz.
Fe-eyne teżhebûn(e) (فَاَيْنَ تَذْهَبُونَۜ ) , bu gidiş nereye diyor Tekvir süresi sizce de nereye?? Bu sorunun cevabını tüm millet olarak kendimize sormalıyız. Başımıza ne geliyorsa, Aslında kendi elimizle, dilimizle yapıyoruz belki bu sözüm kulağa hoş gelmeyebilir ama gerçek olan bu. Yine bir ayette şöyle buyruluyor : “Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayınız.” (Bakara sûresi, 195) Biz ne kadar İslam’ı tam anlamıyla yaşarsak bu felaketlerin hiç biri olmaz. Geçenlerde bir haber izlemiştim. Haber de şöyle diyor: “Olan her felaketi İslam’a bağlamayın” diye yahu Dünya’nın kurulma amacı ne ki zaten İnsanlara imtihan yeri olarak kurulmuştur ve bir de Hak yol İslam’ı yeşertmek için. İşte bunu dahi anlamayacak kadar kötü haldeyiz. İşte başında değindiğimiz gibi bu kadar felaketlerin üst üste gelmesinin nedeni İnsanoğlunun kendi çabasının ürünüdür. Kötüyü biz çağırıyoruz. Genel olarak şöyle baktığımızda, hayatlarımız İslami yaşayışlara ne kadar uygun, ne kadar Allah’ın emrettiklerine yaklaşıyoruz, ne kadar reddettiklerinden uzaklaşıyoruz. Biz kendimizi düzeltmedikçe, hiçbir şey düzelmeyecek bunun farkına varmamız gerekiyor. Ekonomik kriz vurdu diyoruz, ne kadar elimizdekilerle yetiniyoruz. Bolluk varken kıymetini bilmezken, darlığa düşünce mi anlıyoruz. Ne ara unuttuk, Yumurta yarışmalarını, şimdi ise toplumumuzun dilinde yumurtanın fiyatı neden böyle! Eğer kıymeti bilinseydi, ne kadar kriz olursa olsun, üstesinden elbette gelinirdi.
Salgın hala devam ediyor. Öyle değil mi kimi diyor biyolojik silah kimi diyor doğal hastalık. Peki, neden Dünya’yı etkisi altına aldı? Allah istemeseydi bu felaketi başımıza vermezdi. Her ne sebepten olursa olsun, Allah’tan biz kullarına gelen imtihandı. O dilediği takdirce bitmeyecek. Daha doğrusu biz düzelmedikçe bitmeyecek. Söylediklerim birilerinin kulağına hoş gelmeyecek ama gerçek olan bu. Hepimiz hayatımızın dönüm noktasındayız. İster 20 ister 40 isterse de 70 yaşında olalım her anımız bir dönüm noktasıdır. Bu dönüm noktasında önce dönüp kendimize bakmalıyız. Günler, aylar, yıllar geçiyor daha doğrusu ömür geçiyor ne zaman kendimizi törpüleyeceğiz. Önce kendimiz arkadaşlar önce kendimiz. Daha sonra etrafımızdaki insanlar. Sen düzeleceksin daha sonra sen onlara birer ayna olacaksın.
Yazımın sonlarına yaklaşırken sözlerimi ayet ile tamamlamak istiyorum. Hud suresi, 48. Ayet-i kerimde Ona şöyle buyruldu: “Ey Nûh! Sana ve seninle beraber bulunanların neslinden gelecek mü’min ümmetlere vereceğimiz selâmet ve bereketlerle gemiden in. Onların neslinden öyle topluluklar da gelecek ki, biz onları dünyada bir müddet faydalandıracağız, sonra da tarafımızdan kendilerine çok acı bir azap dokunacaktır.” Buyruluyor. Öyleyse biz inananlardan olacağız, olacağız ki Allah’ın izniyle hepimiz hem dünyada hem ahirette kurtuluşa erenlerden olacağız. Sürç-i lisan ettiysem af ola.
Yazar : Meryem Akkaş
Emeğinize sağlık Meryem hanım. Günümüz problemlerine tam bir nokta atış yapmışsınız çok teşekkürler.
Ben teşekkür ederim 😊
Eline sağlık Meryem hanım 🌸 kalemine kuvvet
Tesekkur ederım emegınıze saglık meryem hanım