MÜMİN’İN KURTULUŞU TEVBEDİR.

0

    İnsan, Arapça  ‘ İns’  kelimesinden türemiştir. “ Beşer, insan topluluğu” manalarına gelir. Allah-u Zülcelal ilk olarak, bütün insanların babası ve ilk peygamberi Hz. Adem (as)’ı yaratmıştır. Ve kendisine ruh ile ilim seçkin kılmış ve ona eş olması için Hz. Havva validemizi yaratmıştır. Allah-u Teala , bir lütuf olarak  Hz. Adem ve Hz Havva’yı  cennete koymuş ,cennette bulunan bir ağacın meyvesini yemekten bir hikmetten dolayı kendilerini men etmişti. Sonra şeytan bir yolunu bularak cennete girip ve bunlara vesvese vererek  şunları beyan etmiştir. “Bu meyveden yerseniz cennette ebedi olarak kalırsınız, diyerek yalan yere yemin etmiştir. Ve  Hz Adem ile Hz Havva nefislerine uyup, şeytanın tuzağına düşmüşler ve  o yasak meyveyi yemişlerdir”. Allah Teâlâ da cennetten çıkartarak, onları yeryüzüne indirmiştir. Rivayete göre Hz Adem aleyhisselam’ı Seylan Adasına Hz Havva validemiz ise ciddiye indirmiştir.  Tam 200 sene pişmanlıktan dolayı ağlayıp yalvardıktan sonra;  “Rabbi onu seçkin kıldı; tövbesini kabul etti. Ve doğru yola yöneltti.” ( Ta’ ha, 122)  Ve daha sonra Mekke i mükerreme civarında Müzdelife  denilen yerde Hz Adem ve Hz Havva  birbirlerine bulmuşlardır. Göründüğü gibi ilk insan Adem (as) ve Hz Havva ilk yapılan günah onların günahı, ilk tövbede yine  onların tövbesidir. İnsanlar  çift çift üremeye başladı.” “Hakikatte biz insanı katışık bir nufteden yarattık; imtihan edelim diye işitir ve görür kıldık.” ( İnsan Suresi/ 2 Ayet) İnsanın varoluş gayesi dünyada Allah’ın rızasını kazanmak ve Fahr-i Kainatın Efendisi Muhammed Mustafa’nın sünnet-i seniyyesine uymaktır. Bu dünya bir imtihan yeridir. Allah yeryüzündeki hiçbir canlıyı boşuna yaratmamıştır; zerreden küreye hepsinin bir amacı vardır. Allah-u Teala şöyle buyuruyor: “ Ben insanları ve cinleri bana kulluk etsinler diye yarattım.” ( Zâriyat Sûresi 56-57). Burası bir imtihan yeri, insanlar burada başına gelen felaketlerle imtihan olurlar. Eğer sabredip şükür ederlerse hem Allah’ın rızasını kazanırlar hem de cennetinin risalesine kavuşurlar.

     Dünya boş bir yerdir; ama boşuna yaratılmamıştır. “ Biz gök ile yeri ve aralarındaki şeyleri, boş bir eğlence için yaratmadık. Eğer bir eğlence yeri edinmek isteseydik elbette onu katımızdan edinirdik. Yapacak olsaydık öyle yapardık.” ( Enbiya Sûresi/ 16-17)  filhakika burası bir sınav yeri, biz ise o sınava tabi tutulan, sorumlu ve kusurlu varlıklarız. Başta değindiğimiz üzere bu dünyanın kurulması bile hataların tövbesi sonucunda insanlara bir imtihan yeri olarak kurulmuştur. İnsan, elbette hata yapar, günah işler. Amma velakin şu unutulmamalıdır;   Allah’ın Tevbe kapısı biz mümin inanan kullarına  daima açık olduğudur.

      Hiçbir varlık peygamberler dışında dörtdörtlük değildir.  Hepimiz kusurlu insanlarız. Bir anlık dahi olsa insan vesveseye kapılıyor. Hayatın bize sunduğu güzellikler, rengarenk ortamlar, insanların hiç bitip tükenmeyen arzuları, bizlere bir kase bal şeklinde önümüze koyuluyor aslında o kase bal bizlere zehir olarak geliyor ama hiçbirimiz bunun farkında değiliz. Bediüzaman Said NursiDünyanın lezaizi zehirli bala benzer. Lezzeti nisbetinde elemide vardır. “ Buyurmuşlardır. İnsanoğluda o bala heves ediyor. Ama o bir kase bal rabbimin rızasına eş değer bile değil. Geçici tat. Ama baki tat Allah-u Zülcelal.

    İnsanların bu dünyada iki azılı düşmanı vardır. Bu azılı düşmanları yenerlerse, dünyada ve ahirette saadete kavuşurlar; aksi halde onlara uyarlarsa, dünya ve ahiret yurtları bedbaht olur. Bu iki azılı düşman ise “ şeytan ve nefistir”. Bu iki azılı düşmandan biri Allah’a itaatten uzaklaşan  ve Allah’a şirk (ortak) koşandır. Bu ise şeytandır. Eğer nefislerimizi dizginlemez isek şeytanlaşır ve şeytana ortak olur. İşte o zaman günah batağında boğuluruz ve Allah’ın rahmetinden uzaklaşırız. Mümin nefsini dizginlemelidir. Onu besleyecek hallerden uzak durmalıdır. Yaptığı bir günahtan dolayı nasıl olsa Allah beni affetmez benim günahım çok dememelidir. Allah’tan ümidini kesmemeli, Allah’ın rahmetini bilerek tövbe etmeli, merhametine sığınmalıdır. Değil tek bir günah, günah batağında olsa dahi pişmanlık duyarak hemen tevbe etmelidir. İbn Ömer (RA) anlatıyor: Resûlullah ( Aleyhissalatü vesselam) buyurdular ki; “ Son nefesini vermedikçe Allah, kulun tövbesini kabul eder.”  

Dünya  fanidir, baki olan Allah’ tır. Dönüş ancak onadır. Bunu bildiğimiz halde hâlâ tövbe etmiyorsak o  zaman imanımızı  ve inancımızı tartmalıyız. Bu dünya sevgisini bir  kenara bırakmalıyız. Dünya sevgisi tüm hataların başıdır. Artık dur demelidir. Hiç bitmeyen tükenmeyen bu arzulara artık dur. Nefsimizi dizginlemenin zamanı geldi. Hiç ölmeyecekmiş gibi çalıştığımız yerin aslında geçici bir durak olduğunu anlama vakti geldi. Bizi kurtaracak olan bu hayalperest, bal hükmünde zehir değil,  bizi kurtaracak; imanımız, inancımız  ve salih amelimiz gerisi boş bir hayalden ibaret ve geçici hiç bitip tükenmeyen heves. Bunların önüne geçmek lazım tövbe ateşini yapmamız lazım. Yakmadıkça mümin kullardan olmayacağız.

  Biz insanlara düşen görevler ise; kendimizi sorguya çekmek, yaptıklarımızı tartmak.  Kötülük yaptıysak veyahut günah işlediysek pişman bir kalple Allah’ın huzuruna çıkarak onun rahmetine merhametine sığınarak tevbe etmek. Yaptığımız hatayı küçümsememek. O günahı, arttıracak hallerden uzak durmak. Eğer bunları yaparsak o zaman mümin bir kul oluruz aksi halde Allah-u Zülcelal’ın rızasından uzaklaşırız. Tövbeleriniz bol olsun.  

Selam ve dua ile.

  • KAYNAKÇA
  • Ta’ ha Sûresi, 122. Ayet-i Celile
  • İnsân Sûresi , 2. Ayet-i Celile
  • Zâriyat Sûresi, 56-57. Ayet-i Celile
  • Enbiya Sûresi, 16-17. Ayet-i Celile
  • Tirmizi, D’ avat  103 ( 3531): İbnu  Mace, Zühd 40.
  •  Lemalar, Said Nursi, Envar Neşriyat, İstanbul,1991

Yazar : Meryem Akkaş

Sitemizin Sağ Alt Köşesinde Yer Alan Bildirim Tuşuna Basarak Yazılarımızı İlk Siz Görebilirsiniz !!!!

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen İsminizi Girin