Tarihteki devlet adamlarının savaşları, yaşayışları, oturmaları, kalkmaları seneler boyu merak kaynağı olmuştur. Özellikle yıllar geçse bile Osmanlıya karşı sorular hiç eksilmemiştir. Her zaman her yönü ile merak edilmiştir Osmanlı, Osmanlılar. Savaşları, kılık kıyafeti merak edilmiştir. Yaşayışları ve ölümü. Peki ya doğumları? Bu tarihi şahsiyetler nasıl, nerede doğdu? Doğarken hangi olaylar cereyan etti? İşte size biraz bunlardan bahsedeceğim. Anneler sancılanmıştı, kadınlar telaş içerisinde etrafında koşuşturuyorlardı. Peki ya babalar? Onlar ne yapıyordu? Gelin şimdi o babaların doğum anında sarayda, hususi odasına misafir olalım. Hadi buyurun…
Osmanlının ikinci kurucusu olarak nitelendirilen 1.Mehmet (Çelebi), o zamanlar Anadolu’nun en güçlü beyliklerinden olan Candaroğulları Beyliği ile yakın olmak istiyordu. Dost olmak istiyordu. Bu konuda yapılacak en iyi şey kız alıp vermekti. Yani akrabalık bağı kurmak. Bu sebepten ötürü Sultan Çelebi Mehmet oğlunu Candaroğlu beyinin kızıyla evlendirmek istiyordu. Kendisi de iki kızını gelin olarak verecekti. Öyle de oldu. Kızlar Candaroğullarına gelin gittiler. Şehzade Muratta Candaroğlu beyinin kızı, ileride Konstantiniyye Fatihi olacak Sultan Mehmeti dünyaya getirecek olan Kastamonulu Hüma Hatun ile evlendi. Peki Hüma Hatun Edirne Sarayındaki o doğum gecesinde Sultan 2.Murat nasıl bekliyordu? Nasıl bekleyecek? Tabi ki Kuran-ı Kerim okuyarak. 2.Murat Edirne Sarayında kendine ait odasında rahlenin başına çökmüş, Kuran okumaktaydı. Saatlerce durmadan okudu, okudu. Ve bir anda kapı yumruklanmaya başladı. Saatlerce gözlerini okumakta olduğu Kurandan ayırmayan Sultan Murat, heyecan ile kapıya baktı. “Müjde Hünkarım bir erkek evladınız dünyaya geldi.” Sevinci gözlerinden okunan Sultan, hanımının ve bebeğinin sıhhatini sordu. “Gayet iyiler efendim. Saray ahalisi ayaktadır. Sizlere, hanımınıza ve bebeğinize duacıdırlar. Sizden bebeğinize koyacağınız ismi merakla beklemektedirler.” Bunu duyan Sultan Murat, biraz evvel okumakta olduğu Kurana gözü ilişti ve kapıdaki kalabalığa dönüp şu sözleri sarf etti. “Siz tam kapıya vurduğunuzda ben Kuran-ı Kerimde Muhammed Suresini bitirmiş, Fetih Suresine başlıyordum. Muhammed’den müteşekkil adı Mehmed ola, İnşaAllah Fetih ona müyesser ola.” İşte Kuran-ı Kerim okunarak beklenen dualar ile gerçekleşen bir başlangıç, nihayetinde de gelen İstanbul’un Fethi. İşte Peygamber Efendimizin müjdesine mazhar olan Fatih Sultan Mehmed Hanın doğumu. Peki Fatih Sultan Mehmed gibi yine büyük işler başarmış Kanuni Sultan Süleyman’ın doğumu nasıl gerçekleşmişti? Buyurun…
Mekke ve Medine’nin hizmetkârı anlamındaki “Hadimü’l – Haremeyn” ünvanlı Yavuz Sultan Selim Han o zamanlar Trabzon’da valilik görevini ifa ediyordu. Eşi Hafsa Sultan artık doğumunun son günlerini geçiyordu. Bir nevi bekleniyordu. Ve nihayetinde o gün gelip çattı. Hafsa Sultan sancılanmıştı. Bebek geliyordu. O sırada Yavuz Sultan Selim de aynı ataları gibi rahlenin başına çöktü ve Kuran-ı Kerim okumaya koyuldu. Okudu. Okudu… Saatlerce durmadan okudu ve kapı yumruklandı. Selim Han heyecanlandı. Müjdeler ile içeri girildi. “Müjde Hünkarım bir erkek evladınız dünyaya geldi.” 2.Murat Hanın yaptığı gibi o da hanımının ve bebeğinin halini sordu. “Efendim iyidirler. Saray ahalisi ayaktadır. Sizlere, hanımınıza ve bebeğinize duacıdırlar. Sizden bebeğinize koyacağınız ismi merakla beklemektedirler.” Sultan Selim kalkmadığı Kuran-ı Kerimin başından şu sözleri söyledi. “Siz tam kapıya vurduğunuzda ben Neml Suresi 30. Ayeti okuyordum. ( Mektup Süleyman’dan gelmekte, rahmân ve rahîm olan Allah’ın adıyla başlamaktadır.) İşte bu yüzden adını Süleyman koyuyorum.” dedi ileride dünyanın bir numaralı lideri olacak Kanuni Sultan Süleyman’a. Bu anlattığım tarihte yaşanmış olaylardan şunu çıkarmamız gerekiyor. Şuan da beni okuyan siz ya anne ya baba yada anne ve baba adayısınız. İstersiniz ki evladım Fatih Sultan Mehmed Han gibi dirayetli, zeki biri olsun. Bir Kanuni Sultan Süleyman gibi kazandığı zafer sonrası kibre kapılmamak için mezarda yatacak biri gibi olsun. Demek ki ne imiş, kaliteli insanlara baba, anne olmanın yolu iyi bir başlangıçtan geçiyormuş. Kuran-ı Kerimle besmele ile başlayıp dua ile devamını getirmek. Meğer olması gereken şey buymuş…
Selametle…
Fazilet Medya Yöneticisi – Yazar
Emir Sivri